The efforts brought about no effect.
- Çabalar sonuç getirmedi.
Efforts do not always pay off.
- Çabalar her zaman faydalı olmaz.
I endeavored to do my duty.
- Görevimi yapmak için çaba harcadım.
All his endeavors proved unsuccessful.
- Onun bütün çabaları başarısız oldu.
Tom struggled to make ends meet.
- Tom geçimini yapmak için çabaladı.
Tom struggled to express how he felt.
- Tom nasıl hissettiğini ifade etmek için çabaladı.
Tom decided to give up trying to keep up with Mary.
- Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
- Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
We're attempting to correct the problem.
- Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
All our attempts were in vain.
- Tüm çabalarımız boşunaydı.
She exerted herself to pass the examination.
- O, sınavı geçmek için çok çabaladı.
This initiative strives to promote writing in Occitan.
- Bu girişim, Oksitanca yazmaya teşvik etmek için çaba göstermektedir.
Our company strives to improve its products.
- Şirketimiz ürünlerini geliştirmek için çaba göstermektedir.
He completed the work without breaking a sweat - Hiç çaba harcamadan işi bitirdi.
Efforts do not always pay off.
- Çabalar her zaman faydalı olmaz.
All my efforts turned out to be useless.
- Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.