proof; evidence

listen to the pronunciation of proof; evidence
İngilizce - Türkçe
delil
argument
argüman

Onun argümanı mantıklı idi. - His argument was logical.

Onun argümanı gerçeklere dayalıydı. - His argument was based on facts.

argument
sav

Savaş için bir kanıt sundu. - He presented an argument for the war.

Bu bilgi savunma için önemsizdir. - This data is immaterial to the argument.

argument
tartışma

Onların tartışması sonunda berabere bitti. - Their argument eventually ended in a draw.

Tartışma hızla kontrolden çıktı. - The argument quickly got out of control.

argument
{i} kanıt

Savaş için bir kanıt sundu. - He presented an argument for the war.

argument
{i} iddia

Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi. - Her argument was not based on facts.

Sigara içmenin zararlı olduğu iddiası kabul edildi. - The argument that smoking is injurious has become accepted.

argument
atışma
argument
hüccet
argument
(Bilgisayar) değişken
argument
yargılama
argument
(Dilbilim) katılan
argument
akıl yürütme
argument
(Dilbilim) öznelik
argument
anlaşmazlık
argument
münakaşa
argument
düşünme
argument
{i} konu

Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil. - This argument is pure rhetoric.

Dün gece bu konuda tartıştık. - We had an argument about it last night.

argument
müzakere
argument
bağımsız değişke argüman
İngilizce - İngilizce
argument