lokanta

listen to the pronunciation of lokanta
Türkçe - İngilizce
diner

Tom often eats breakfast at a diner. - Tom kahvaltısını çoğu zaman bir lokantada yapar.

Let's go to Paul's Diner. - Paul'ün lokantasına gidelim.

chophouse
ordinary
eating house
restaurant

In the end, we ended up eating at that shabby restaurant. - Sonunda, biz, o eski püskü lokantada yemek yemeyi sona erdirdik.

I once worked in a restaurant. - Bir zamanlar bir lokantada çalıştım.

joint

Tom works in a fast food joint. - Tom bir fast food lokantasında çalışıyor.

What's the name of the joint we went to last night? - Dün gece gittiğimiz lokantanın adı nedir?

(Gıda) traditional restaurant
lunchroom
grillroom
saloon
{i} cafe
takeaway
lokanta vagonu
dining car
ucuz lokanta
joint
biralı lokanta
brasserie
bodrumdaki lokanta
rathskeller
pahalı lokanta
clip joint
ucuz lokanta
hash house
ucuz ve pis lokanta
greasy spoon
Türkçe - Türkçe
Kazanç amacıyla açılmış, para karşılığında yemek yenilen yer, restoran
Kazanç amacıyla açılmış, para karşılığında yemek yenilen yer, restoran: "Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmağa başlamış."- A. Rasim
Aşçı
restoran
lokanta