kullanışlı

listen to the pronunciation of kullanışlı
Türkçe - İngilizce
practical

They're very practical. - Onlar çok kullanışlılar.

This car is spacious and practical. - Bu araba geniş ve kullanışlı.

handy

Thanks indeed, handy this! - Gerçekten teşekkürler, bu çok kullanışlı.

This is a handy little box. - Bu kullanışlı küçük bir kutu.

useful

The towel wasn't at all useful. - Havlu hiç kullanışlı değildi.

Personal computers are very useful. - Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.

convenient

This word-processor is very convenient. - Bu kelime-işlemci çok kullanışlıdır.

Cell phones are convenient, but I want them to be used responsibly. - Cep telefonları kullanışlı, onların sorumlu kullanılmasını istiyorum.

available
all purpose
practicable
(gemi) flowing
general purpose
functional
operable
user friendly/user-friendly
serviceable
purposive
useful, handy, practical
manageable
useful, handy; serviceable
helpful
commodious
all-purpose
{s} nifty
kullan
{f} using

You should try to form the habit of using your dictionaries. - Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.

I've quit using French with you. - Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.

kullan
{f} used

Windows is the most used operating system in the world. - Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.

The gym is used for the ceremony. - Spor salonu, tören için kullanıldı.

kullan
{f} exploiting

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

kullan
{f} ply
kullan
utilize

Atomic energy can be utilized for peaceful purposes. - Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.

I want you to utilize that object. - O nesneyi kullanmanı istiyorum.

kullan
used to

That's the computer he used to write the article. - O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.

My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along. - Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

kullan
make use of

You should make use of this chance. - Bu şansı kullanmalısınız.

Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now. - Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.

kullan
{f} use

Na'vi language is used in Avatar. - Na'vi dili Avatar'da kullanılır.

You used a condom for birth control, right? - Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?

kullan
{f} exploit

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them. - Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.

kullan
wield

Do you know how to wield an épée? - Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?

Sami was wielding a knife. - Sami bir bıçak kullanıyordu.

kullan
get round
kullan
got round
kullan
(Bilgisayar) play

Mary used her fork to play with the food on her plate. - Mary çatalını tabağındaki yemekle oynamak için kullandı.

Most of the online users I play poker with have been newbies. - Poker oynadığım çevrimiçi kullanıcıların çoğu yeniler.

ince ve kullanışlı
slimline
Türkçe - Türkçe
Rahatça kullanılabilen: "Belki mahallenin en büyük evi değildi ama en kullanışlı, en sevimlisi idi."- S. F. Abasıyanık
Rahatça kullanılabilen
pratik
kullanışlı