The troops easily put down the rebellion.
- Askerler isyanı kolayca bastırdı.
She catches colds easily.
- O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
The noted diplomat readily participated in the committee.
- Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
Statistics are easy to misinterpret.
- İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
My house is within easy reach of the station.
- Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde.
He writes English with ease.
- O kolayca İngilizce yazıyor.
I was surprised because he lifted me up with ease.
- O beni kolayca kaldırdığı için şaşırdım.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.