Most of a insect's organs are inside its abdomen.
- Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary karın ağrısıyla uyandı.
I've got a bad stomachache.
- Kötü bir karın ağrım var.
Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
- Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
Most of a insect's organs are inside its abdomen.
- Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
That exercise is good for the abdominal muscles.
- O egzersiz karın kasları için yararlıdır.
Tom is suffering from severe abdominal pain.
- Tom şiddetli karın ağrısı çekiyor.
It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
Probably it will snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
Robert got a small proportion of the profit.
- Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..
Tom had a share in the profits.
- Tom'un kar payı vardı.
We all have stomachaches.
- Hepimizin karın ağrısı var.
Tom had a bad stomachache.
- Tom'un kötü bir karın ağrısı vardı.
He ran to catch up to his brother.
- Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
My wife is liable to catch a cold.
- Karım üşütmeye eğilimli.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
Most French people are against capital punishment.
- Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.
He looked for a profitable investment for his capital.
- Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
- Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
Mary mixed the ingredients to make a cake.
- Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
You can't mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
- Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
This company's profit margin is very big.
- Bu şirketin kar marjı çok büyük.
Tom kicked the snow off his boots.
- Tom karı tekmeleyerek botundan düşürdü.
Tom's boots sank deep into the snow.
- Tom'un botları karın derinliklerine battı.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
Try to take account of everything before you make a decision.
- Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
The game was delayed on account of snow.
- Maç kar nedeniyle ertelendi.
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.