ilginize

listen to the pronunciation of ilginize
Türkçe - İngilizce
for your information
please be informed
ilgi
attention

Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves. - Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.

Tom and Mary don't have much time to talk together. Their children are always demanding their attention. - Tom ve Mary'nin birlikte konuşmak için çok zamanı yok. Onların çocukları, her zaman onların ilgisini istiyorlar.

ilgi
{i} relevance

Objection. This certainly has no relevance. All objections have been waived till the trial. - İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiç bir ilgisi yok. Bütün itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir.

Relevance is a key element in communication. - İlgi, iletişimde anahtar bir unsurdur.

ilgi
{i} relevancy
ilgi
interest

It seems interesting to me. - O bana ilginç görünüyor.

I had an interesting conversation with my neighbor. - Komşumla ilginç bir sohbet yaptım.

ilgi
concern

The man is not concerned in this project. - Adam bu proje ile ilgilenmiyor.

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

ilginize teşekkürler
thanks for your concern
ilgi
care

You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great. - Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.

Who will take care of the baby? - Bebekle kim ilgilenecek?

ilgi
{i} thought

I thought you might be interested in this. - Bununla ilgilenebileceğini düşündüm.

I look forward to hearing your thoughts on this matter. - Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum.

ilgi
relevant

They found out truth while examining a pile of relevant documents. - İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.

How dare you say that's not relevant! - Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!

ilgi
interesse
ilgi
concerns

Where to go and what to see were my primary concerns. - Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.

It concerns the State. - Bu devleti ilgilendiriyor.

ilgi
connecting link
ilgi
countenance
ilgi
pertinence
ilgi
solicitude
ilgi
bug
ilgi
involvement

Tom denied any involvement in the killing. - Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.

ilgi
rapport
ilgi
relationship

I'm not interested in a serious relationship. - Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.

My relationship with Tom is none of your business. - Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.

ilgi
liking
İlgi
ınterest

It seems interesting to me. - O bana ilginç görünüyor.

He has no interest in politics. - Onun politikaya ilgisi yok.

ilgi
relation

Tom isn't interested in a relationship. - Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.

My relationship with Tom is none of your business. - Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.

ilgi
attachment
ilgi
reference

I copied down several useful references on gardening. - Bahçecilikle ilgili birkaç faydalı referansı kopyaladım.

I apologize that I'm not able to give a better reference to this work. - Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.

ilgi
relation, connection, bearing; concern, interest; care, attention; affinity
ilgi
bearing
ilgi
connexion
ilgi
affinity
ilgi
chem. affinity
ilgi
curiosity
ilgi
connection

Two men have been arrested in connection with Tom's murder. - Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı.

I have no connection the matter. - Konuyla hiçbir ilgim yok.

ilgi
respect

With respect to these letters, I think the best thing is to burn them. - Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.

With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company. - Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.

ilgi
relation, connection; relevance
ilgi
regard

Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this. - Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.

The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army. - Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

ilgi
interest, concern
ilgi
relativeness
ilgi
sympathy
ilgi
sympathies
ilgi
tieup
ilgi
relatedness
Türkçe - Türkçe

ilginize teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ilgi
Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik
ilgi
Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi
ilgi
İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk
ilgi
Alaka

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

ilgi
Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma
İlgi
nazarıdikkat
İlgi
alaka

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.