hatırlatmak

listen to the pronunciation of hatırlatmak
Türkçe - İngilizce
evoke
remind

I want to remind you that you have a 2:30 appointment. - 2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.

I never read this book without being reminded of my old days. - Bana geçmiş günlerimi hatırlatmaksızın bu kitabı hiç okumadım.

invoke
to remind (sb of sb/sth), to call sth up
(Hukuk) recall
bring to mind
be evocative of
call to mind
remind of
bring back
to remind, call (someone's) attention to
be redolent of
put smb. in mind of
echo
conjure up
put somebody in mind of
associate with
prompt
call something up
call up
allude
strike a cord
to remind
{f} recapture
hatırlatma
reminding
hatırla
bear in mind
hatırla
{f} remembered

Tom remembered that Mary and John had tried to kill him. - Tom Mary ve John'un onu öldürmeye çalıştığını hatırladı.

Tom remembered how beautiful Mary had been when he first met her. - Tom ilk karşılaştığında Mary'nin ne kadar güzel olduğunu hatırladı.

hatırla
occur to
hatırla
{f} recall

Tom couldn't recall the details. - Tom detayları hatırlayamadı.

I recalled a newspaper story about those twins. - Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.

hatırla
{f} remembering

I never see this album without remembering my school days. - Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.

Tom couldn't think of Mary without remembering how painful their breakup had been. - Tom onların ayrılığının ne kadar acı verici olduğunu hatırlamadan Mary'yi düşünemedi.

hatırla
remember

I never see this album without remembering my school days. - Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.

I can remember the warmth of her hands. - Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.

hatırlatma
suggestion
bir şey hatırlatmak
ring a bell
eskiyi hatırlatmak
take back
hatırla
recollect

It is just my recollection that there remained no more than 20 people in the village. - Hatırladığım kadarıyla köyde yirmi kişi kaldı.

I have no recollection of seeing the man. - Adamı gördüğümü hatırlamıyorum.

hatırlatma
reminding, calling (someone's) attention to
hatırlatma
evocation
hatırlatma
recall
hatırlatma
{i} reminder

A reminder from the library has arrived. - Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.

Thanks for the reminder. - Hatırlatma için teşekkürler.

hatırlatma
animadversion
Türkçe - Türkçe
Birisinin unuttuğu bir şeyi aklına getirmek, anımsatmak: "Bu, onun belki hayat felsefesiydi, bana Mahatma Gandi'yi hatırlattı."- H. E. Adıvar
Birinin bir şeyi unutmamasını sağlamak, uyarmak: "Unuttuğum olursa siz bana hatırlatırsınız."- B. Felek
Birisinin unuttuğu bir şeyi aklına getirmek, anımsatmak
Birinin bir şeyi unutmamasını sağlamak, uyarmak
anımsatmak
Hatırlatma
anımsatma
Hatırlatma
(Osmanlı Dönemi) TEZKİR
hatırlatma
Hatırlatmak durumu, anımsatma