geliştir

listen to the pronunciation of geliştir
Türkçe - İngilizce
develop

Darwin developed the evolutionary theory. - Darwin, evrim teorisini geliştirdi.

Education aims to develop potential abilities. - Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.

{f} developing

I'm developing an Android application. - Android uygulaması geliştiriyorum.

Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer. - Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.

{f} improving

Families and companies across America are improving the energy efficiency of their homes and businesses with help from ENERGY STAR in ways that cost less and help the environment. - Amerika genelinde aileler ve şirketler daha az maliyet ve çevreye yardımcı yollarla ENERGY STAR yardımıyla evlerinin ve işletmelerinin enerji verimliliği geliştiriyorlar.

I'm interested in improving my French. - Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.

upgrade
{f} developed

Darwin developed the evolutionary theory. - Darwin, evrim teorisini geliştirdi.

He developed his English skill while he was in America. - Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.

(Bilgisayar) refine
{f} reform

So-called winter time is expected to enhance the college reform. - Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.

Reformers aim to improve the government. - Reformcular hükümeti geliştirmeyi hedefliyor.

buck up
work up
{f} evolving
make improvements to
improve upon
improve on

That's something we'll improve on. - Bu geliştireceğimiz bir şey.

{f} overextending
evolve

Human beings evolved their intelligence. - İnsan, zekasını geliştirdi.

This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection. - Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

overextend
{f} progress

He is making good progress in playing the piano. - Piano çalmada kendini iyi geliştiriyor.

gain ground
improve

Tom really wants to improve. - Tom gerçekten geliştirmek istiyor.

You can improve your English if you try. - Eğer gayret edersen İngilizceni geliştirebilirsin.

{f} reformed
improved

She has improved her skill in cooking recently. - Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.

You've improved your English. - İngilizceni geliştirdin.

enhance

Can't you enhance the image? - İmajını geliştiremez misin?

So-called winter time is expected to enhance the college reform. - Sözde kış döneminin üniversite reformunu geliştirmesi bekleniyor.

{f} enhanced
evolved

This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection. - Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.

Human beings evolved their intelligence. - İnsan, zekasını geliştirdi.

(Biyoloji) devise

She quickly devised a plan to skip school and go to the party. - O, okulu asmak ve partiye gitmek için çabucak bir plan geliştirdi.

Tom devised a plan to burglarize Mary's house. - Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.

revamp
geliş
coming

I'm looking forward to your coming to Japan. - Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.

Did you notice him coming in? - Onun içeri gelişini fark ettin mi?

geliş
arrival

She informed him of her arrival. - O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.

Keiko informed him of her safe arrival. - Keiko onun güvenli bir şekilde gelişini ona bildirdi.

geliş
arrivals
geliş
incidence
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

geliş
{f} flourish

Our work began to flourish. - İşlerimiz gelişmeye başladı.

Legends of vampires flourish in the Balkans. - Vampir efsaneleri Balkanlar'da gelişir.

geliş
grew
geliş
advent

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

The story revolves around a mysterious adventure. - Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.

geliş
prosper
geliş
arrest
geliş
build#up
geliş
comings
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
Türkçe - Türkçe

geliştir teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi
geliştir