güldürmek

listen to the pronunciation of güldürmek
Türkçe - İngilizce
amuse
to make (someone) happy
make smb. laugh
tickle
to amuse, entertain
to make (sb) laugh, to amuse
make laugh
set smb. laughing
to make (someone) laugh
humour
gül
{i} rose

Roses withered and Ania cried very much. - Güller soldu ve Ania çok ağladı.

The roses are in bloom. - Güller çiçek açmışlar.

gül
rosaceous
gül
rose window
gül
have a smile
gül
laugh at

Don't laugh at him for making a mistake. - Hata yaptığı için ona gülme.

A teacher should never laugh at his students' mistakes. - Bir öğretmen öğrencilerinin hatalarına asla gülmemeli.

gül
{f} laughing

I could hardly resist laughing. - Gülmeye karşı koyamadım.

I could not help laughing when I saw him. - Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.

gül
laugh#at
gül
rose; rose window gülpencere
gül
rose-shaped, rose
gül
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: çitsarmaşığıgiller) rose
gül
{f} laugh

Man is the only animal that can laugh. - İnsan gülebilen tek hayvandır.

I don't know whether to cry or to laugh. - Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.

yüzünü güldürmek
to make (someone) happy; to please (someone)
yüzünü güldürmek
to make happy
Türkçe - Türkçe
Gülmesine sebep olmak: "Ağlatmayı geçtik, hiç değilse kendime güldürmeden çalabilsem."- H. Taner
Gülmesine sebep olmak
(Osmanlı Dönemi) TADHİK
Gül
verda
GÜL
(Osmanlı Dönemi) f. Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Pek çok cinsi vardır
Gül
(Osmanlı Dönemi) TAYF
Gül
(Osmanlı Dönemi) RİMDİDA'
Gül
(Osmanlı Dönemi) İSPERGAM
Gül
(Osmanlı Dönemi) SEMAD
Gül
(Osmanlı Dönemi) EZMEL
Gül
(Osmanlı Dönemi) CÜLL
gül
özellikle Gotik üslupta yapılmış olan kiliselerde bulunan, taş tirizler ve süslerle parçalara bölünmüş, yuvarlak pencerelere verilen ad
gül
Bu bitkinin katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği
gül
Rosa olarak tanımlanan bir süs bitkisi ve aynı adı taşıyan çiçeği
gül
Gülgillerin örnek bitkisi (Rosa)
güldürme
Güldürmek işi
güldürmek