göğüslük

listen to the pronunciation of göğüslük
Türkçe - İngilizce
smock (for primary school students)
plastron
overall
apron
breast strap
child's bib
bib, apron
breastplate (of armor)
chest protector
dickey
pinafore
göğüs
breast

I'd like to have a test for breast cancer. - Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.

Tom's mother and sister had breast cancer. - Tom'un annesinin ve kız kardeşinin göğüs kanseri vardı.

göğüs
{i} chest

Tom felt a sharp pain in his chest. - Tom göğüsünde keskin bir ağrı hissetti.

The heart is located in the chest. - Kalp, göğüste yer alır.

göğüs
(Argo) booby
göğüs
(Argo) boob

I thought her boobs were bigger. - Onun göğüslerinin daha büyük olduğunu sanıyordum.

Are her boobs real or fake? - Onun göğüsleri gerçek mi yoksa sahte mi?

zırh göğüslük
breastplate
göğüs
bosom
göğüs
{s} mammillary
göğüs
{s} pectoral
göğüs
thorax
göğüs
chest; thorax
göğüs
breast, bosom
göğüs
chest, breast, bosom; breast, boob" " meme; brisket
göğüs
mammo
göğüs
bust
göğüs
breast, bust (of a woman)
göğüs
brisket
göğüs
(Denizcilik) breast, flare of a ship's bow
göğüs
sterno
göğüs
windbag
göğüs
petto
Türkçe - Türkçe
Genellikle ilköğretim öğrencilerinin giydiği tek biçimde üstlük, önlük
Elbisenin kirlenmemesi için göğse takılan önlük veya giyilen bir tür gömlek
Göğüs
sine
Göğüs
döş
Göğüs
bağır
Göğüs
kenbe
Göğüs
toraksenbe
Göğüs
(Osmanlı Dönemi) CEVŞ
Göğüs
(Osmanlı Dönemi) LEBAN
Göğüs
duşka
göğüs
Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve yürek, akciğer gibi organları içine alan bölümü, sine
göğüs
Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı: "Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi."- A. Gündüz
göğüs
Vücudun boyunla karın arasında yer alan bölüm
göğüs
Bu bölümün içindeki organlar
göğüs
Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı
göğüs
Meme: "Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi."- S. M. Alus
göğüs
Meme
göğüslük