Tom izole edilmiş bir çiftlik evinde yaşıyor.
- Tom lives in an isolated farm house.
Biz bir çiftlik evinde kaldık.
- We stayed at a farm house.
Fırtına sırasında, güç gitti ve yağmur çiftlik evinin pencerelerini vurdu.
- During the storm, the power went out and the rain battered the windows of the farmhouse.
Sami, babası tarafından sahiplenilmiş ayrı bir çiftlik evinde yaşıyordu.
- Sami lived in a separate farmhouse owned by his father.
Sami, babası tarafından sahiplenilmiş ayrı bir çiftlik evinde yaşıyordu.
- Sami lived in a separate farmhouse owned by his father.
Çiftlik evlerinin ahırları vardır.
- Farmhouses have barns.