yürü

listen to the pronunciation of yürü
Turkish - English
{f} walk

I'm too tired to walk. - Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

We have walked all around the lake. - Biz gölün etrafında yürüdük.

{f} walking

I watched John and Mary walking hand in hand. - John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

Walking from the station to the house takes only five minutes. - İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.

{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

trod
trodden
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

amble
saunter
zor yürü
wading
yürü
Favorites