very great, splendid, noble, lofty

listen to the pronunciation of very great, splendid, noble, lofty
English - Turkish

Definition of very great, splendid, noble, lofty in English Turkish dictionary

grand
{i} bin dolar

Ben sadece üç bin dolar yaptım. - I just made three grand.

grand
{s} muhteşem
grand
ihtişamlı
grand
gösteriş
grand
{i} k.dili. kuyruklu piyano
grand
{s} genel

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer. - My grandfather usually eats breakfast at six.

grand
yüksek

Daha yüksek sesle konuş. Büyükbaban pek de iyi duymuyor. - Speak louder. Your grandfather's hearing isn't so good.

Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi. - His grandfather was a soldier of high degree.

grand
bütün

Tom bütün yaz büyükannesi ile birlikte kalıyor. - Tom has been staying with his grandmother all summer.

Ben doğmadan önce bütün büyük ebeveynlerim ölmüştü. - By the time I was born, all my grandparents had died.

grand
tatlı

Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir. - The grandmother gives sweets to her grandchildren.

grand
kuyruklu piyano

O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı. - She played that tune on her grand piano.

Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur. - The grand piano has no pedal at all.

grand
ince
grand
enfes
grand
çok iyi

Büyükanne çok iyi görünüyordu. - Grandmother looked very well.

Büyükannem çok iyi göremez. - My grandmother can't see very well.

grand
baş

Büyükanne masayı kendi başına taşıdı. - Grandmother carried the table by herself.

Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı. - After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.

grand
görkemli

Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum. - It's fine to make grandiose plans, but I'd like you to start with what you have on your plate.

grand
{i} argo bin dolar
grand
{s} önemli

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

grand
{s} asil
grand
{s} ağırbaşlı
English - English
{a} grand
very great, splendid, noble, lofty
Favorites