Turkish - English
Definition of vatandaş in Turkish English dictionary
- citizen
He'll be granted American citizenship.
-Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.
We are free citizens with the right of vote.
-Biz oy hakkına sahip özgür vatandaşlarız.
- subject
The king rules over his subjects.
-Kral, vatandaşları üzerinde hüküm sürer.
- fellow countryman
- countryman
- man in the street
- (kadın) countrywoman
- compatriot
- national
I chose dual nationality.
-Çifte vatandaşlığı seçtim.
I am a person of South African nationality.
-Güney Afrika vatandaşıyım.
- fellow countrywoman
- citizen; fellow citizen
- compatriot, countryman, fellow-citizen
- (Politika, Siyaset) national subject
- fellow citizen
- denizen
- burgess
- vatandaş olma
- naturalization
- vatandaşlar
- commonalty
- bayan vatandaş
- citizeness
- doğuştan vatandaş
- native citizen
- kıdemli vatandaş
- senior citizen
- sade vatandaş
- (Konuşma Dili) simple citizen
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of vatandaş in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Bir devlet ahalisinden ve teb'asından olan
- Yurttaş: "Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz."- Atatürk
- Yurttaş
vatandaş
Hyphenation
va·tan·daşPronunciation
Resimler
History
Favorites