uçuşmak

listen to the pronunciation of uçuşmak
Turkish - English
flit
to fly about, to flit about
fly
fly about
stream
(for birds, insects) to fly; to fly hither and thither, volitate
flit about
uçuş
flight

Is there a flight in the afternoon? - Öğleden sonra uçuş var mı?

Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment. - Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

uçuş
flying

There are sparks flying out of the electric socket. - Elektrik prizinden uçuşan kıvılcımlar var.

The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel. - Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.

uçuş
{i} fly

The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel. - Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.

I saw a bird fly across the sky. - Bir kuşun gökyüzünde uçuşunu gördüm.

uçuş
cruising
rüzgarda uçuşmak (bulut)
rack
uçuş
(Askeri) mission

NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents. - NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.

uçuş
{f} waft
uçuş
flit
uçuş
trip
uçuşma
fuzziness
rüzgarda uçuşmak
(bulut) rack
uçuş
homing
uçuş
hop

I hope you enjoy your flight. - Umarım uçuşunu beğenirsin.

I hope we don't miss our flight. - Umarım uçuşumuzu kaçırmayız.

uçuş
volitation
uçuş
aviation
Turkish - Turkish
Kendini duyurmak
Havada gidip gelerek dolaşmak
Hep birlikte uçmak
Hep birlikte uçmak: "Hava gazı fenerinin ışığı uzayıp azaldığı yerlerde gölgeler uçuşur."- H. R. Gürpınar
Havada gidip gelerek dolaşmak: "Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu."- Ö. Seyfettin
Uçuş
pervaz
uçuş
Uçma işi veya biçimi: "Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı."- F. R. Atay
uçuş
Uçmak işi veya biçimi
uçuşma
Uçuşmak durumu
uçuşmak
Favorites