to pay, give in payment; repay, recompense; reward; requite

listen to the pronunciation of to pay, give in payment; repay, recompense; reward; requite
English - Turkish

Definition of to pay, give in payment; repay, recompense; reward; requite in English Turkish dictionary

yield
{f} ürün vermek
yield
{i} kazanç

Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor. - The investment now yields him 6%.

yield
{f} yol vermek
yield
(Ticaret) kar

O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı. - He finally yielded to the request of his wife and bought a house.

Günaha karşı boyun eğmemelisin. - You must not yield to temptation.

yield
teslim bayrağı çekmek
yield
belvermek
yield
kar getirmek
yield
ram olmak
yield
(Arılık) bal ürünü
yield
çökmek
to give in
Teslim olmak
yield
(ürün, vergi, sonuç) vermek; (kâr, kazanç) getirmek
to give in
amana gelmek
yield
{f} karşı koyamamak
yield
kırılma
yield
{f} eğilmek (tahta vb)
yield
bel vermek
yield
{f} uyum sağlamak
yield
(fiil) vermek, sağlamak, ürün vermek, eğilmek (tahta vb), karşı koyamamak, yol vermek, esnemek, uyum sağlamak, yerini bırakmak, açığa vurmak
yield
ödemek
yield
(ürün/vergi/sonuç) vermek; (kâr/kazanç) getirmek: That tree always yielded a lot of fruit. O ağaç hep çok meyve verirdi. This new levy
yield
yenilme
English - English
yield

The good mother holds me still a child! Good mother is bad mother unto me! A worse were better; yet no worse would I. Heaven yield her for it! ― Gareth and Lynette, Tennyson.

to pay, give in payment; repay, recompense; reward; requite
Favorites