to have equipped on ones person, like an item of clothing

listen to the pronunciation of to have equipped on ones person, like an item of clothing
English - Turkish

Definition of to have equipped on ones person, like an item of clothing in English Turkish dictionary

wear
{i} dayanma
wear
(Askeri) bocalamak
wear
(Askeri) boca alabanda edip dönmek
wear
yıpranma

Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir. - The warranty doesn't cover normal wear and tear.

wear
giyme

Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım. - I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.

Partide onun giymesi için bir gömlek satın aldı. - She bought a shirt for him to wear to the party.

wear
elbise

Hiromi yeni bir elbise giyiyor. - Hiromi wears a new dress.

Partide, herkes güzel elbiseler giyiyordu. - At the party, everyone was wearing beautiful clothes.

wear
giyinme

Spor giyinmeyi seviyorum. - I love to wear sport clothes.

Mary Cadılar bayramı için seksi bir kostüm giymek istemiyordu bu yüzden Amish bir kadın gibi giyinmeye karar verdi. - Mary didn't want to wear a sexy costume for Halloween so she decided to dress like an Amish woman.

wear
giyim eşyası
wear
{f} giymek

Tom paltosunu çıkardı çünkü onu giymek için çok sıcaktı. - Tom took off his coat because it was getting too hot to wear it.

Tom, bir takım elbise ve bir kravat giymek zorunda değildi fakat giydi. - Tom didn't have to wear a suit and tie, but he did.

wear
(fiil) giymek, takmak, taşımak, dayanmak, takınmak, aşındırmak, yıpratmak, soldurmak, solmak, yıpranmamak, boca etmek, volta vurmak
wear
(Tekstil) giymek, takmak, aşındırmak
wear
(isim) giyinme, kullanma, elbise, giysi, eskime, yıpranma, aşınma, dayanma, dayanıklılık
wear
çok kullanıldığı belli
wear
{i} eskime
wear
the worse for wear eskimiş
wear
aşın,v.giy: n.giysi
wear
{f} taşımak

Tom'un cüzdanı taşımak için biraz daha kötüydü. Mary yeni bir tane alması gerektiğini söyledi. - Tom's wallet was a bit the worse for wear, and Mary said he should get a new one.

English - English
wear
to have equipped on ones person, like an item of clothing
Favorites