to form, create, produce, force, conduce

listen to the pronunciation of to form, create, produce, force, conduce
English - Turkish

Definition of to form, create, produce, force, conduce in English Turkish dictionary

made
{s} yapılmış

Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum. - I want a suit made of this material.

Bu masa ağaçtan yapılmıştır. - This table is made out of wood.

made
f., bak. make. s. yapılmış: made of wood ağaçtan yapılmış
made
yapılı

Otomobiller fabrikalarda yapılır. - Automobiles are made in factories.

Tereyağı sütten yapılır. - Butter is made from milk.

made
tam uyan
made
-den yapılmış
made
-den
made
{f} yap

O hepimiz için kahve yaptı. - She made coffee for all of us.

Tereyağı sütten yapılır. - Butter is made from milk.

made
tamamen uygun
made
{s} üretilmiş

Bu ürün Çin'de üretilmiştir. - This product was made in China.

made
sonucundan emin olmak
made
istikbali garanti altına alınmış
made
have it made ısmarlamak
made
iyi yapılı
made
doldurma
made
loosely made bol yapılmış
made
başarıd
made
işi yolunda
made
{s} garantili
English - English
{a} made