Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
- A hammer was used to break the window.
Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.
- Tom began trying to break down the door.
Onlar şu anda bir mola veriyorlar.
- They're having a break at the moment.
Oralarda bir yerde bir çay molası verelim.
- Let's have a tea break somewhere around there.
Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk after breakfast.
Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
- I left home without having breakfast yesterday.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Plastik kolayca kırılmaz.
- Plastic does not break easily.
Bambu eğildi ama kırılmadı.
- The bamboo bent but did not break.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
- Fadil wanted to end the marriage.
Sami evliliği sona erdirmek için gönülsüzce onay verdi.
- Sami reluctantly gave the OK to end the marriage.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
The forecast says the hot weather will break by midweek.
He said he would see it through.
... to have people at the high end pay less than they're paying now. ...
... But at the end of the year, let's make sure that they're ...