to carry a football down the field

listen to the pronunciation of to carry a football down the field
English - Turkish

Definition of to carry a football down the field in English Turkish dictionary

run
{f} koş

O her sabah koşmaya gider. - He goes running every morning.

O her sabah koşmaya gider. - She goes running every morning.

run
döndürmek
run
(Bilgisayar) başla

Köpek koşmaya başladı. - The dog began to run.

Onlar koşmaya başladılar. - They started running.

run
uğramak
run
istek
run
çay

Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti. - Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.

run
{i} gösterim
run
{f} adaylığını koymak

Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymak istiyor. - Tom wants to run for class president.

O, başkanlığa adaylığını koymak istiyor. - He wants to run for President.

run
(Tekstil) pasaj, çorap kaçığı
run
(isim) koşu, koşma, yarış, sefer, seyir, gezinti, kaçamak, talep, kaçık, çorap kaçığı, rağbet, otlak, kümes bahçesi, verim, gösterim, süre, devam süresi, sürü, balık sürüsü, çoğunluk, maden damarı, dere, çay, akış
run
{i} çorap kaçığı
run
(İnşaat) çalışmak, koşmak
run
seğirtme
run
{f} geçip gitmek
run
{f} geçerli olmak
run
{f} işlemek, çalışmak; işletmek, çalıştırmak: Who is running this
run
{i} seyir
run
koşulan veya gidilen mesafe
run
{f} kaçakçılığını yapmak
run
{i} yarış

10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü. - She was strong enough to run a 10-mile race.

Belediye başkanlığı için yarışan adaylardan biridir. - He is one of the candidates running for mayor.

English - English
run
to carry a football down the field

    Hyphenation

    to car·ry a foot·ball Down the field

    Turkish pronunciation

    tı käri ı fûtbôl daun dhi fild

    Pronunciation

    /tə ˈkarē ə ˈfo͝otˌbôl ˈdoun ᴛʜē ˈfēld/ /tə ˈkæriː ə ˈfʊtˌbɔːl ˈdaʊn ðiː ˈfiːld/
Favorites