the space beyond some limit or boundary

listen to the pronunciation of the space beyond some limit or boundary
English - Turkish

Definition of the space beyond some limit or boundary in English Turkish dictionary

outside
(şans/olasılık/vb.) uzak
outside
dış taraf

Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil. - The wall is white on the outside and green on the inside.

Kalenin dış tarafı beyaza boyandı. - The outside of the castle was painted white.

outside
dış

Bunu dışarı götürelim mi? - Shall we take this outside?

Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin. - It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.

outside
sayfanın dış kısımlarında
outside
{s} dışarıda

Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi. - I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.

Tom Mary'ye dışarıda oynanmayacak kadar sıcak olduğunu söyledi. - Tom told Mary that it was too hot to play outside.

outside
{e} ötesine
outside
(İnşaat) dışarısı, dış taraf
outside
azami/uzak/dış
outside
{s} en çok
outside
edat dış taraf
outside
{e} den başka
outside
azami
outside
Dışta dışarı
outside
(isim) dış, dışarı, en fazla miktar, ileri uç bölgesi (saha)
outside
{e} dışına

Onlar evlerimizin dışına bomba yerleştirdiler. - They planted bombs outside our homes.

Bu odanın dışına çıkamazsın. - You're not allowed outside this room.

outside
{i} dış görünüş
outside
{s} dış kaynaklı
outside
{s} dışarıdaki

Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi. - I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.

Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti. - He addressed my full attention to the landscape outside.

English - English
outside
the space beyond some limit or boundary

    Hyphenation

    the space be·yond some lim·it or boun·da·ry

    Turkish pronunciation

    dhi speys bîônd sʌm lîmıt ır baundri

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈspās bəˈônd ˈsəm ˈləmət ər ˈboundrē/ /ðiː ˈspeɪs bɪˈɔːnd ˈsʌm ˈlɪmət ɜr ˈbaʊndriː/
Favorites