I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
I hate travelling by subway.
- Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.
Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
Roger traveled from town to town in the west.
- Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.
Tom and Mary traveled around Japan.
- Tom ve Mary Japonya etrafında seyahat etti.
They travelled all throughout Europe with me!
- Onlar benimle Avrupa çapında seyahat etti!
Have you ever travelled alone?
- Hiç yalnız seyahat ettin mi?
My father is used to travelling.
- Babam seyahat etmeye alışkın.
I really like travelling.
- Seyahat etmeyi gerçekten severim.
I have to commute all the way from a distant suburb.
- Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.
It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone.
- Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?