Tom sık sık kendisiyle çelişir.
- Tom constantly contradicts himself.
Lütfen sık sık sözümü kesmekten kaçınır mısınız!
- Could you please refrain from interrupting me constantly!
O, sürekli mektuplar yazıyor.
- She is constantly writing letters.
Sally saç stilini sürekli değiştiriyordu.
- Sally was constantly changing her hairstyle.
Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
- His mother is constantly complaining about it.
O, benden sürekli olarak ödünç para alıyordu.
- He was constantly borrowing money from me.
Daima kendi kendime lakırdı ederim.
- I constantly talk to myself.