I tried to get Tom and Mary to play with John.
- Tom ve Mary'yi John'la oynatmaya çalıştım.
He got a new CD player yesterday.
- O dün yeni bir CD oynatıcı aldı.
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
I like playing football.
- Futbol oynamayı severim.
He used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
Tom doesn't know how to play poker.
- Tom nasıl poker oynayacağını bilmiyor.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
The children played with toy blocks.
- Çocuklar oyuncak bloklarla oynadılar.
Children play with toys.
- Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.