The anger in her face was unmistakeable.
- Yüzündeki kızgınlık belirgindi.
Anger deprived him of his reason.
- Kızgınlık, gerekçesinin görülmesini engelledi.
How dare you talk like that to me? he sputtered with indignation.
- Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin? o kızgınlıkla söyledi.
They may feel some resentment.
- Biraz kızgınlık hissedebilirler.
There was enormous resentment over high taxes.
- Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.
Why are you mad at me?
- Niçin bana kızgınsın?
You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
- Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.
For some reason, she's really furious with me.
- Nedense, o bana gerçekten kızgın.
Tom looked a little annoyed.
- Tom biraz kızgın görünüyordu.
Tom seems to be annoyed with himself.
- Tom kendisine kızgın görünüyordu.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
The moment I saw him, I knew he was angry with me.
- Onu gördüğüm an, bana kızgın olduğunu biliyordum.
Sami was a little resentful because he worked so much.
- Sami çok çalıştığı için biraz kızgındı.
Tom must be angry with Mary for what she did.
- Tom söylediğinden dolayı Mary'ye kızgın olmalı.
Tom must be angry with Mary.
- Tom Mary'ye kızgın olmalı.