About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan. - Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.

I owe my success to the fact that I've never had a clock in my workplace. - Başarımı iş yerimde saat bulundurmamam gerçeğine borçluyum.

My office is near Starbucks. - İş yerim Starbucks'a yakın.

Proper clothes count for much in business. - Uygun elbiseler iş yerinde çok önemlidir.

Wienczysława is the most beautiful brunette in the workplace. - Wienczysława, işyerindeki en güzel esmerdir.

Tom is a happy guy who likes his job and feels good about his workplace. - Tom işini seven mutlu bir adam ve işyeri hakkında iyi hissediyor.

The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance. - Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.

I do a good job with my work. - Benim işyeri ile iyi bir iş yaparım.

Tom is a happy guy who likes his job and feels good about his workplace. - Tom işini seven mutlu bir adam ve işyeri hakkında iyi hissediyor.

An empty head is the devil's workshop. - Boş kafa şeytanın işyeridir.

Tom got hurt in an accident at work. - Tom işyerinde bir kazada yaralandı.

Wienczysława is the most beautiful brunette in the workplace. - Wienczysława, işyerindeki en güzel esmerdir.