inadından

listen to the pronunciation of inadından
Turkish - English
from pure spite
out of spite
inat
obstinacy
inat
obstinacy, stubbornness, persistence; obstinate, persistent, stubborn
inat
stubborness
inat
stubborn

Mary is too stubborn to apologize. - Mary özür dilemeyecek kadar çok inatçı.

If it becomes stubborn indeed it stands alone. - Eğer inatçı olursan kesinlikle yalnız kalırsın.

inat
obstinate

He was too obstinate, but on the other hand he was reliable. - İnatçıydı ama diğer yandan güvenilirdi.

He became more obstinate as he grew older. - Büyüdükçe daha inatçı oldu.

inat
dogged
inat
pertinacity
inat
doggedness
inat
waywardness
inat
stubbornness

I've got my stubbornness from my father. - İnatçı yanım babamdan gelmedir.

Your crap stubbornness makes people sick. - Senin bok inatçılığın insanları hasta ediyor.

inat
tenacity
inat
just to spite, just to defy (someone): Cesim'e inat ben oraya gitmem. Just to defy Cesim I shan't go there
inat
obstinacy, stubbornness; doggedness; pertinacity; mulishness; pigheadedness
inat
contumacy
inat
persistence
inat
(Konuşma Dili) obstinate, stubborn; dogged; pertinacious; mulish; pigheaded
inat
intransigent
inat
spite
Turkish - Turkish

Definition of inadından in Turkish Turkish dictionary

inat
İnatçı
inat
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
inat
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim: "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir."- T. Buğra
inat
Ayak direme
inat
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme
inat
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme: "İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı."- Ö. Seyfettin. İnatçı
İnat
(Osmanlı Dönemi) FENK
inadından
Favorites