Tüm açıklama izaha muhtaç.
- The entire statement is in need of explanation.
Çocuklar sana muhtaç.
- The children are in need of you.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
- The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
- Tom bought a few things he didn't need.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
- Europe doesn't need anyone.
Gerekirse seninle giderim.
- If need be, I'll go with you.
Biriyle konuşman gerekirse istediğin zaman beni ara.
- If you need to talk to someone, call me any time you want.
Yoksul adam ihtiyaç içindeydi.
- The poor man was in need.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... the private insurance system, precisely at the time when they are most in need of decent ...
... need of high quality dictation ...