Leave it to settle for about three months and, come Christmas time, you'll have a delicious concoctions to offer your guests.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
What came first? The egg or the hen?
- Hangisi ilk olarak geldi? Yumurta mı yoksa tavuk mu?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Did you come from a musical family?
- Müziksever bir aileden mi geldin?
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.