güneyden

listen to the pronunciation of güneyden
Turkish - English
southerly
south

In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south. - İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.

Many swallows will come soon from the south. - Yakında güneyden birçok kırlangıç gelecek.

güney
{i} south

In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland. - Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.

Japan and South Korea are neighbors. - Japonya ve Güney Kore komşudur.

güneyden esen
southerly
güneyden esen
south
güney
austral

Australia is smaller than South America. - Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.

güney
southern

Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere. - Yarının toplam güneş tutulması, güney yarımküreden görünür olacaktır.

In the summer it's very hot in southern Spain. - Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.

Güney
(Askeri) joint interagency task force - South - müşterek birimler arası görev kuvveti
güney
sunny side
güney
southernly
güney
south; southern, southerly
güney
meridional
güney
south wind. G
güney
southerly
Turkish - Turkish

Definition of güneyden in Turkish Turkish dictionary

Güney
(Hukuk) CENUP
güney
Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı
güney
Herzaman güneş alan yer
güney
Bu yönde olan, bu yönle ilgili, cenubi
güney
Lodos
güney
Güneş gören yer