görüntünün

listen to the pronunciation of görüntünün
Turkish - English
image of
görüntü
display

Those books were on display in the window. - Şu kitaplar ekranda görüntülendi.

My camera's display is defective. - Benim kameranın görüntüsü bozuk.

görüntü
image

The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity. - Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.

It's the living image of your grandfather. - O, büyük babanın canlı görüntüsüdür.

görüntü
view

I love the scenery viewable from the Shinkansen. - Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.

The night view of Tokyo is wonderful. - Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir.

görüntünün en iyi izlenebildiği yer
coign of vantage
görüntü
{i} sight

I lost sight of her in the crowd. - Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.

We lost sight of the man in the crowd. - Biz kalabalıkta adamın görüntüsünü kaybettik.

görüntü
vision

There are no real visions. - Gerçek görüntüler yoktur.

görüntü
{i} spectacle
görüntü
(radar) blip
görüntü
spectre
görüntü
scene

I love the scenery viewable from the Shinkansen. - Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.

görüntü
spectrum
görüntü
appearance

She made her first appearance as a musician. - İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.

A great man doesn't care about his appearance. - Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.

görüntü
(Tıp) presentation
görüntü
frame

He reviewed the footage frame by frame. - O, kamera görüntüsünü kare kare gözden geçirdi.

görüntü
look

Mike wore an indignant look. - Mike öfkeli bir görüntü takındı.

She gives me a nasty look every time she sees me. - O beni her ne zaman görse bana edepsiz bir görüntü verir.

görüntü
imagery
görüntü
picture

Please adjust the television picture. - Lütfen televizyon görüntüsünü ayarla.

Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile. - Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.

Görüntü
ımage
görüntü
outlook
görüntü
semblance
görüntü
phantom, specter, apparition
görüntü
cin., television image, picture
görüntü
image , video , picture
görüntü
spectre, phantom; image; frame, picture; vision
görüntü
(Matematik) image
görüntü
phys. image
görüntü
displaying
görüntü
eidolon
ikinci görüntünün yayılması; standart alet kalkışı
(Askeri) secondary imagery dissemination; standard instrument departure
yavaş yavaş önceki görüntünün yerini alma
fade in
Turkish - Turkish

Definition of görüntünün in Turkish Turkish dictionary

Görüntü
sahne
Görüntü
hayal
görüntü
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi; herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, hayal
görüntü
Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan biçimi
görüntü
Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla görüntülüğe art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü
görüntü
Manzara
görüntü
Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta
görüntü
Herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen biçimi, hayal
görüntü
Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet