Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- He had no difficulty in explaining the mystery.
Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.
- I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- He had no difficulty explaining the mystery.
Tom'un yapacak biraz açıklaması var.
- Tom has some explaining to do.
Tom bana kendini açıklamak zorunda değildir.
- Tom doesn't have to explain himself to me.
Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.
- It would take me too much time to explain to you why it's not going to work.
Lütfen bana futbolun kurallarını açıklayın.
- Please explain the rules of soccer to me.
Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
- He explained later how he made this decision.
Meramını anlatmak için sadece otuz saniyen var.
- You've only got thirty seconds to explain yourself.
... cars, how would we articulate a policy explaining why the devices on our equally vital virtual ...