Tom nihai kararı Mary'ye bıraktı.
- Tom left the final decision to Mary.
Biz nihai bir karar aldık.
- We've made a final decision.
Romanın son sayfasını henüz okumadım.
- I haven't read the final page of the novel yet.
Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
- The lioness finally gave chase to the gazelle.
O bütçe henüz kesinleşmiş değil.
- That budget isn't yet final.
Planlar henüz kesinleşmiş değil.
- Plans haven't yet been finalized.
Sonunda oturmak ve gazete okumak için zaman buldum.
- I finally found time to sit down and read the newspaper.
Gazetelere göre adam sonunda itiraf etti.
- According to the papers, the man has finally confessed.
Henüz hiçbir şey bitmiş değil.
- Nothing is final yet.
Katil sonunda dün gece yakalandı.
- The murderer was finally caught last night.
Sonunda onu polise teslim etmeye karar verdik.
- We finally decided to give him over to the police.
Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
- The lioness finally gave chase to the gazelle.
Bu öğleden sonra final sınavına hazırlanacağım.
- I'm going to prepare for the final exams this afternoon.
Final sınavında birkaç hata yaptım.
- I made several mistakes on the final exam.
Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.
- We finally have you where we want you.
Tom ve Mary en sonunda yalnız kalmışlardı.
- Tom and Mary were finally alone.
Tom was eliminated before he got to the finals.
- Tom finallere yükselemeden elendi.
Five runners reached the finals.
- Beş koşucu finale ulaştı.
The finale of The Sopranos, which aired in 2007, had 11.9 million Americans glued to their TV sets.
- 2007 yılında yayınlanan The Sopranos finali, 11,9 milyon Amerikalıyı televizyonlarına yapıştırılmıştı.
The finale was so good, that I rewatched it many times.
- Final o kadar iyiydi ki onu defalarca yeniden izledim.
... Now, the final thing that I'm going to need to prepare is ...
... should have the final say in what you do on your computer. There's also-- And then there's ...