aynı şekilde

listen to the pronunciation of aynı şekilde
Turkish - English
likewise

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand. - Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

in the same way, likewise, alike
in the same way

Americans like football in the same way that Japanese like baseball. - Amerikalılar Japonların beyzboldan hoşlandığı aynı şekilde futboldan hoşlanıyor.

It needs to be done in the same way. - Aynı şekilde yapılmış olması gerekiyor.

ditto
the same

In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course. - Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.

Everyone thinks the same way. - Herkes aynı şekilde düşünüyor.

invariably
same

A lot of people feel the same way Tom does. - Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.

In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course. - Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.

one might as well say
identically

Sami and his identical twin, Farid, dressed identically. - Sami ve tek yumurta ikizi Ferit, aynı şekilde giyiniyordu.

same way

Tom feels exactly the same way as Mary does. - Tom tam olarak Mary gibi aynı şekilde hissediyor.

Everyone thinks the same way. - Herkes aynı şekilde düşünüyor.

the same way

A lot of people feel the same way Tom does. - Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.

In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course. - Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.

similar

You all display similar behavior. - Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz.

similarly
alike
aynı şekilde karşılık verilmek
retaliate
aynı şekilde karşılık
pay in kind
aynı şekilde karşılık vermek
pay back in one's own coin
aynı şekilde ödeme
Payment In Kind
aynı şekil
kind

I'm sorry, I'll pay you back in kind. - Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.