Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor.
- Novels aren't being read as much as they were in the past.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
- I will help as much as I can.
Çay fincanı düştü ve parçalandı.
- The teacup fell down and shattered.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Açıkçası, Tom onun pahalı çay fincanlarından birini kırdığını Mary'nin farketmemesini umut ediyor.
- Tom clearly hopes that Mary won't notice that he broke one of her expensive teacups.
Bu çay fincanları bir çift yapar.
- These teacups make a pair.