Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.
- Gas emissions cause serious pollution in urban areas.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
- It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
O, kısa bir süre o bölgede kaldı.
- She stayed in that area for a short while.
Bölgenizdeki ortalama bir evin değeri nedir?
- What is the value of an average home in your area?
Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
- Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
- This area is as big as a football pitch.
Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.
Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
- Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
Uzak bir yerde yaşıyorum.
- I live in a remote area.
My guts are a bit sore in that area.
The photo is a little dark in that area.
... But these are the most affected areas ...
... geographic areas. ...