actively engaged in an assigned task, duty or occupation

listen to the pronunciation of actively engaged in an assigned task, duty or occupation
English - Turkish

Definition of actively engaged in an assigned task, duty or occupation in English Turkish dictionary

on duty
(Fiili Deyim ) görev beşında , nöbette
on duty
nöbetçi

Polis o gün nöbetçiydi. - The policeman was on duty on that day.

on duty
nöbetçi olmak
on duty
iş başında
on duty
nöbette
on duty
görev başında

Görev başında sigara içmesen iyi olur. - You had better not smoke while on duty.

Şimdi görev başında olmam gerekiyor. - I'm supposed to be on duty now.

on duty
görevde

Polis memuru görevde. - The policeman is on duty.

Sabah dokuzdan akşam beşe kadar görevdeyim. - I'm on duty from 9:00 a.m. to 5:00 p.m.

on duty
görevli

Görevli cankurtaran yok. - There's no lifeguard on duty.

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

English - English
on duty
actively engaged in an assigned task, duty or occupation
Favorites