John, zil çalar çalmaz ayağa fırladı.
- John jumped to his feet the moment the bell rang.
Ben zilin çaldığını duydum.
- I heard the bell ring.
Tom uzaktaki tapınak çanını duydu.
- Tom heard the temple bell in the distance.
Yangın durumunda, çanı çal.
- In case of fire, ring the bell.
Lütfen bir telefon görüşmesi yapabilir miyim?
- Can I make a telephone call, please?
Telefon görüşmesi altı saat sürdü.
- The telephone call lasted six hours.