Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
- The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.
- The elderly man takes strong drugs for his heart.
Oldukça yaşlılara kim bakmalı?
- Who should look after the elderly?
Bu ekmek ne kadar bayat?
- How old is this bread?
Bu bayat ekmek bir kaya kadar sert.
- This old bread is as hard as a rock.
Futbol eski bir oyundur.
- Soccer is an old game.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
O, ihtiyarlığı reddediyor.
- He refuses to accept his old age.
İhtiyar adamın öfkesi yatıştı.
- The old man's anger melted.
Yaşlılara saygı duyarım.
- I respect the elderly.
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
- The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
Büyük kızım Magdalena bir melek gibidir.
- My elder daughter Magdalena is like an angel.
Mürver suyunu severim.
- I love elderberry juice.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.
- I'm saving money for my old age.
On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
- When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
- How wonderful were the good old days.
Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.
- Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything.
Afet bölgesine gönderilmek üzere hazır eski giysiler ile dolu üç yüz karton kutu vardı.
- There were three hundred cardboard boxes filled with old clothes ready to be sent to the disaster area.
We were presented to the village elder.
After being a member of the Church for a while, Bill was ordained to the office of elder.
... reduced number of workers. And it’s possible that the well-being of elderly people could ...
... is enormous compared to the number of elderly. So there are many more workers to support ...