duraksız

listen to the pronunciation of duraksız
Türkçe - İngilizce
non stop
unstopped
stopless
unstop
durak
stop

I think we get off at the next stop. - Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.

I'm getting off the train at the next stop. - Sonraki durakta trenden ineceğim.

durak
station

I am getting off at the next station. - Gelecek durakta iniyorum.

The next stop is Berlin Central Station. - Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu

durak
rest
durak
depot
durak
(Dilbilim) hold
durak
full-stop
durak
(Bilgisayar) hop
durak
lay-by
durak
bus stop

Tom saw a boy waiting at the bus stop. - Tom durakta bekleyen bir çocuk gördü.

Raised kerbs at bus stops should be mandatory. - Otobüs duraklarında yükseltilmiş bordürler zorunlu olmalıdır.

durak
pause

Tom paused uncomfortably. - Tom rahatsız bir şekilde durakladı.

Tom paused momentarily. - Tom bir an için durakladı.

durak
mus. tonic note
durak
full point
durak
stopping place
durak
caesura
durak
poet. caesura
durak
full stop
durak
stand
durak
stop, bus stop; halt, pause, break; rest
durak
(bus, train, etc.) stop
durak
mus. rest
durak
halt, pause, break
durak
stending
durak
cease
Türkçe - Türkçe
Mola vermeden, duraklarda durmadan, non-stop
Otobüs mola vermeden, duraklarda durmadan, non-stop (gitmek)
Durak
tevakkuf mahalli
durak
Bir ölçü uzunluğunda susma
durak
Tren, tramvay, otobüs, minibüs gibi genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer: "İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm."- S. F. Abasıyanık
durak
Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi
durak
Diyafram değeri
durak
Tren, tramvay, otobüs, minibüs gibi genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer
durak
Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri
durak
Cümle sonundaki nokta
duraksız