deep awareness of the suffering of another, coupled with the wish to relieve it teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- compassion
- merhamet
Kız arkadaşına merhamet göstermek zorundasın.
-You have to show compassion to your girl.
Hayatta ne kadar acı çekersen, o kadar merhametli olursun.
-The more you suffer in life, the more compassionate you become.
- compassion
- şefkat
Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
-Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
Senin şefkatin nerede?
-Where is your compassion?
- compassion
- {i} şefkât
Sizin şefkatiniz beni hep şaşırtıyor.
-Your compassion never ceases to amaze me.
Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
-Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
- compassion
- {i} sevecenlik
- compassion
- {i} acıma
Tom'un acımasız olması Mary'yi şaşırttı.
-Tom's lack of compassion surprised Mary.
- compassion
- {i} sevgi
- compassion
- acısını paylaşma
- compassion
- şefkat/merhamet
İlgili Terimler
deep awareness of the suffering of another, coupled with the wish to relieve it teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- compassion