Araban bütünüyle harap olmuş.
- Your car's totally wrecked.
Ben dün gece çok sarhoştum.
- I was so drunk last night.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
- It was bad enough that he usually came to work late, but coming in drunk was the last straw, and I'm going to have to let him go.
O, Titanik'in enkazını tanıttı.
- He identified the wreck of the Titanic.
Bir hostes enkazdan kurtarıldı.
- A stewardess was saved from the wreckage.
Kasırgadan sonra, evleri bir harabeydi.
- After the hurricane, their house was a wreck.
Sen tam bir harabesin.
- You're a total wreck.
Sarhoş adam düz yürüyemiyordu.
- The drunken man couldn't walk straight.
Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu.
- The officer shone his flashlight in the drunken man's face.
Tom'un canı sarhoş olmak istedi.
- Tom felt like getting drunk.
Sarhoş olmak işleri daha iyi yapmayacak.
- Getting drunk won't make things better.
Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.
- You're going to wreck your eyesight if you play games all the time.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
Çocuklar, aptallar ve ayyaşlar doğruyu söyler.
- Children, fools and drunkards tell the truth.
Tren kazasında yüz kişi yaralandı.
- A hundred people were hurt in a train wreck.
Tom tren kazasında yaralanmadı.
- Tom wasn't injured in the train wreck.
Az önce bir trafik kazasında arabamı mahvettim.
- I just wrecked my car in a traffic accident.