He looks wealthy, but actually he's not.
- O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.
He made his son a wealthy man.
- O, oğlunu varlıklı bir adam yaptı.
Tom is an affluent man.
- Tom varlıklı bir adamdır.
Every affluent person owns at least two cars.
- Her varlıklı insan en az iki arabaya sahiptir.
The landlord used to be quite well off.
- Ev sahibi oldukça varlıklıydı.
He is not as well off as he used to be.
- Eskisi kadar varlıklı değil.
My family is not rich.
- Ailem varlıklı değildir.
They are better educated, healthier and wealthier than their parents' generation was at their age.
- Onlar ebeveynlerinin neslinin onların yaşında olduğundan daha eğitimli, daha sağlıklı ve daha varlıklıdır.
He made his son a wealthy man.
- O, oğlunu varlıklı bir adam yaptı.
He is wealthy in appearance but not in reality.
- O görünüşte varlıklı fakat gerçekte değildir.
Layla's assets were frozen.
- Leyla'nın mal varlıkları donduruldu.
Our employees are our most valuable assets.
- Çalışanlarımız bizim en değerli varlıklarımızdır.
Why are women such bothersome creatures?
- Kadınlar niçin böyle can sıkıcı varlıklardır.
Most creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizdeki varlıkların çoğu kirlilikten etkilendi.
She lives on another plane of existence.
- O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
Senin varlığın benim yaşama sevincim - Your presence in my life is a source of joy.
He wrote the article Exobiological Presence in Alpha Centauri.
- O Alfa Centauri'deki egzobiyolojik varlık makalesini yazdı.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
- Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
Human as a biological being belongs to the animal world.
- Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.
Humans are conscious beings.
- İnsanlar bilinçli varlıklardır.
Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
- Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.