Sweet words bring the snake out of its hole.
- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
I want something sweet.
- Tatlı bir şey istiyorum.
Have a satsuma for dessert.
- Tatlı olarak bir satsuma al.
You can't have dessert until you finish your meal.
- Yemeğini bitirinceye kadar tatlı alamazsın.
Tom married a very pretty girl.
- Tom çok tatlı bir kızla evlendi.
His wife is very pretty.
- Onun karısı çok tatlı.
Oranges are sweeter than lemons.
- Portakallar limonlardan daha tatlıdır.
Just add more sugar if you want a sweeter jam.
- Eğer daha tatlı bir reçel istersen yalnızca daha fazla şeker ekle.
Too many sweets make you fat.
- Çok fazla tatlı sizi şişmanlatır.
Not being able to eat sweets is an extremely painful thing.
- Tatlı yiyememek oldukça acı verici bir şey.
Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met.
- Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı.
This flower smells beautiful.
- Bu çiçek tatlı kokuyor.
Humphrey is a softly-spoken person.
- Humphrey tatlı dilli bir kişidir.
Layla was very charming and soft-spoken.
- Leyla çok çekici ve tatlı dilliydi.
Are you tired, sweetie?
- Yorgun musun, tatlım?
Just seven more days — then I'll see my sweetie again.
- Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.
Gao Dao is usually really suave, but he seems completely smitten in front of his girlfriend.
- Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor.
She has a delightful sense of humor.
- Tatlı bir mizah duygusu var.
He has a mellifluous voice.
- Onun tatlı bir sesi var.
Tom is soft-spoken and polite.
- Tom tatlı dilli ve kibar.
Layla was very charming and soft-spoken.
- Leyla çok çekici ve tatlı dilliydi.
We ate baked sweet potatoes.
- Biz pişmiş tatlı patates yedik.
Parsnips, squash, carrots, peas and sweet potatoes are considered starchy vegetables.
- Yabani havuç, kabak, havuç, bezelye ve tatlı patates nişastalı sebzeler olarak kabul edilmektedir.
Such fishes as carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
Fish such as carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
Let's get a doughnut.
- Bir tatlı çörek alalım.
I am eating a doughnut.
- Bir tatlı çörek yiyorum.
I appreciate sweet things and books.
- Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
- Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.