superiority, benefit, overmeasure

listen to the pronunciation of superiority, benefit, overmeasure
Englisch - Türkisch

Definition von superiority, benefit, overmeasure im Englisch Türkisch wörterbuch

advantage
yarar

Onun masumiyetinden yararlanmamalısın. - You must not take advantage of her innocence.

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

advantage
{i} avantaj

O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir. - She has an advantage over me.

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi. - Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.

advantage
{i} fayda

Fırsattan tam olarak faydalandı. - She took full advantage of the opportunity.

O, kibarlığından faydalandı. - She took advantage of his kindness.

advantage
istifade

Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim. - Let's take advantage of the vacation to go on a hike.

John Bill'in zayıflığından istifade etti. - John took advantage of Bill's weakness.

advantage
üstünlük sağlayan şey
advantage
üstünlük

Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar. - They tried very hard to gain an advantage over one another.

advantage
{i} menfaat
advantage
{i} çıkar

Ama ondan başka bir çıkarım vardı. - But I had another advantage in it.

advantage
yarar kazanımı
advantage
yarar sağla
Englisch - Englisch
{n} advantage
superiority, benefit, overmeasure
Favoriten