Not all Americans shared Wilson's opinion.
- Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
Germany shares a border with France.
- Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
- Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
I don't mind sharing the room with him.
- Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.
You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Germany shares a border with France.
- Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
He had to share the hotel room with a stranger.
- Bir yabancı ile otel odasını paylaşmak zorunda kaldı.
You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Fadil was making an effort to share Layla's passions.
- Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.
The children shared a pizza after school.
- Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
Tom, Mary and John shared the cost of the party.
- Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.
Nakido is a file sharing platform.
- Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
I'm sharing my flat with my brother.
- Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.
The children shared a pizza after school.
- Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.