mecbur

listen to the pronunciation of mecbur
Türkisch - Englisch
compelled

I was compelled to go there. - Oraya gitmeye mecbur edildim.

forced
bound

Tom's bound to need help to move into his new apartment. - Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.

doomed

Your efforts are doomed. - Senin mesain mecburidir.

compelled, forced, bound
obligate
bounden
mecbur etmek
compel
mecbur etmek
obligate
mecbur etmek
force
mecbur olmak
be obliged to
mecbur etmek
enforce
mecbur etmek
coerce
mecbur etmek
bind
mecbur etmek
make
mecbur etmek
exact
mecbur etmek
oblige to
mecbur kalmak
forced to
mecbur kalmak
be forced to
mecbur olmak
be compelled
mecbur olmak
to be compelled
mecbur olmak
forced
mecbur olmak
to be forced
mecbur olmak
be forced
mecbur olmak
have to
mecbur olmak
compelled
mecbur bırakmak
forced to
mecbur eden
impellent
mecbur edilebilen
enforcible
mecbur edilmek
be reduced to
mecbur etmek
railroad into doing
mecbur etmek
to force or oblige (someone) to (do something)
mecbur etmek
reduce
mecbur etmek
pin down
mecbur etmek
constrain
mecbur etmek
pin
mecbur etmek
railroad
mecbur etmek
cow smb. into
mecbur etmek
subject
mecbur etmek
oblige
mecbur etmek
to compel, to force, to coerce, to obligate
mecbur hissetmek
feel constrained
mecbur kalmak
to be forced to, be obliged to, have to (do something)
mecbur kalmak
be constrained
mecbur olmak
1. to be forced to, be obliged to, have to (do something). 2. to feel obliged to, feel that one has to (do something)
mecbur olmak
to be compelled, to be forced, to have to
mecbur tutan
exactor
mecbur tutan
exacter
mecbur tutulabilen
exactable
mecbur tutulmuş
exacted
mecbur et
{f} exact
mecbur et
enforce
mecbur et
oblige
mecbur et
oblige to be
mecbur et
oblige to
mecbur etmek
twist sb's arm
mecbur olmak
have got to
mecbur olmak
cannot but
şaşa kalmış. sükuta mecbur olmuş. susmu
remains to be surprised. been forced into silence. susmu
askerliğe mecbur etmek
commandeer
mecbur et
obligeto
mecbur et
obligated
mecbur et
obligate
mecbur etmek
hold
zevkine mecbur
(someone) who's addicted to pleasure, who is a slave to pleasure
Türkisch - Türkisch
Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan: "Biz toprağımızdan düşmanı atmağa mecburuz."- R. E. Ünaydın
Bağlı, düşkün, tutkun
(Osmanlı Dönemi) Hatırı alınmış, gönlü yapılmış. Hakiki manası: Kırıldıktan sonra bütünlenmi
(Osmanlı Dönemi) Zor görmüş. Zorla bir işe girişmiş. İcbar görmüş
Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan
mecbur etmek
Zorlamak
Mecbur etmek
mahküm etmek
Mecbur etmek
mahkûm etmek
Mecbur olmak
mahküm olmak
Mecbur olmak
mahkûm olmak
mecbur
Favoriten