kokla

listen to the pronunciation of kokla
Türkisch - Englisch
{f} scent
{f} scented
koklamak
smell

Tom leaned down to smell the flower. - Tom çiçeği koklamak için eğildi.

It's so wonderful to smell freshly made coffee! - Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

kok
{i} coke

Coal, charcoal, coal coke and petroleum coke are used as fuels. - Kömür, mangal kömürü, kok kömürü ve petrol koku yakıt olarak kullanılmaktadır.

koklamak
{f} sniff
kok
(Gıda) cocci
kok
(Gıda) coccus
kok
{f} smell

It smelled really good. - Gerçekten güzel koktu.

Jazz isn't dead, it just smells funny. - Caz ölmedi, sadece komik kokuyor.

kok
reek

Layla was reeking of alcohol. - Leyla alkol kokuyordu.

His breath reeked of liquor. - Onun nefesi içki kokuyordu.

kok
{f} smelled

It seems like the cat smelled a mouse. - Kedi bir fare kokusu aldı gibi görünüyor.

Tom picked a flower and smelled it. - Tom bir çiçek kopardı ve onu kokladı.

kok
{f} smelling

The girl is smelling the flowers. - Kız çiçekleri kokluyor.

Mary is smelling the flowers. - Mary çiçekleri kokluyor.

kok
{f} smelt

This is the first time I've ever smelt this perfume. - Bu, bu parfümü şimdiye kadar ilk koklayışım.

Sami's cigarettes smelt like marijuana. - Sami'nin sigaraları marihuana gibi kokuyordu.

koklamak
nose
koklamak
whiff
koklamak
nose around
koklamak
snuff
koklamak
to smell

It is impolite, or even gross, to smell food in Tanzania. - Tanzanya'da yiyecek koklamak, kibar olmayan hatta çok görgüsüzce bir davranıştır.

It's so wonderful to smell freshly made coffee! - Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

koklamak
to smell, sniff. Koklayanın burnu düşer. colloq. It stinks something awful./It smells to high heaven
Türkisch - Türkisch

Definition von kokla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Kok
kok kömürü
Koklamak
(Osmanlı Dönemi) NEŞVE
Koklamak
(Osmanlı Dönemi) NÜŞK
Koklamak
kokmak
Koklamak
(Osmanlı Dönemi) NİŞVE
Koklamak
(Osmanlı Dönemi) SEVF
Koklamak
(Osmanlı Dönemi) RAVH
kok
Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
koklamak
Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek, koku almak: "Köpekler, yılanın parçalarını kokluyor, yemek istemiyorlardı."- M. Ş. Esendal
koklamak
Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek, koku almak
kokla
Favoriten