A tear ran down her cheek.
- Bir gözyaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
Even though Tom still had tears in his eyes, he began to smile.
- Tom gözlerinde hala gözyaşı olmasına rağmen gülmeye başladı.
She shed tears while listening to the story.
- Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.